بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱتۡرُكِ ٱلۡبَحۡرَ رَهۡوًاۖ إِنَّهُمۡ جُندٞ مُّغۡرَقُونَ ٢٤

Denizi yarıp toplumunu geçirdikten sonra olduğu gibi açık bırak. Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.

– Seyyid Kutub

كَمۡ تَرَكُواْ مِن جَنَّٰتٖ وَعُيُونٖ ٢٥

Onlar geride nice şeyler bıraktılar; bahçeler, çeşmeler.

– Seyyid Kutub

وَزُرُوعٖ وَمَقَامٖ كَرِيمٖ ٢٦

Ekinler, güzel makamlar!

– Seyyid Kutub

وَنَعۡمَةٖ كَانُواْ فِيهَا فَٰكِهِينَ ٢٧

Ve zevkü sefa sürecekleri nice nimetler!

– Seyyid Kutub

كَذَٰلِكَۖ وَأَوۡرَثۡنَٰهَا قَوۡمًا ءَاخَرِينَ ٢٨

İşte böyle oldu ve biz onları başka bir topluma miras verdik.

– Seyyid Kutub

فَمَا بَكَتۡ عَلَيۡهِمُ ٱلسَّمَآءُ وَٱلۡأَرۡضُ وَمَا كَانُواْ مُنظَرِينَ ٢٩

Onlara gök ve yer ağlamadı ve kendilerine mühlet de verilmedi.

– Seyyid Kutub

وَلَقَدۡ نَجَّيۡنَا بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ مِنَ ٱلۡعَذَابِ ٱلۡمُهِينِ ٣٠

Andolsun biz, İsrailoğullarını o küçültücü azaptan kurtardık

– Seyyid Kutub

مِن فِرۡعَوۡنَۚ إِنَّهُۥ كَانَ عَالِيٗا مِّنَ ٱلۡمُسۡرِفِينَ ٣١

Yani Firavun'dan. Çünkü o haddi aşanlardan bir zorba idi.

– Seyyid Kutub

وَلَقَدِ ٱخۡتَرۡنَٰهُمۡ عَلَىٰ عِلۡمٍ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ ٣٢

Andolsun biz, İsrailoğullarını, bir bilgiye göre alemlere üstün kıldık.

– Seyyid Kutub

وَءَاتَيۡنَٰهُم مِّنَ ٱلۡأٓيَٰتِ مَا فِيهِ بَلَٰٓؤٞاْ مُّبِينٌ ٣٣

Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan ayetler verdik.

– Seyyid Kutub

إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ لَيَقُولُونَ ٣٤

Bu inkarcılar da diyorlar ki:

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu